“Apê Musa Davası milat olabilir”

featured

Kürt gazeteci Musa Anter’in öldürülmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Failleri halen cezalandırılmadı. Yarın görülecek davasında yeni bir karar çıkmazsa dava zaman aşımına uğrayacak.

Metin Yoksu/Batman 

Kürt gazeteci Musa Anter’in öldürülmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Failleri halen cezalandırılmadı. Yarın görülecek davasında yeni bir karar çıkmazsa dava zaman aşımına uğrayacak. Dava dosyasını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na teslim eden Apê Musa’nın oğlu Dicle Anter, “Misyon olarak kendisi insan hakları, barışın, adaletin yerine gelmesi için helalleşme projesini devreye koyacağım diyor. Helalleşmenin bir alt yapısı yapılması gerekir. Sadece Kürtler değil Lazlardan Ermenilere herkesin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekir. Bu söylemler altı ne zaman doldurulur zamanla hep birlikte göreceğiz” dedi.

Kürt gazeteciler tarafından “bilge” olarak anılan gazeteci yazar Musa Anter(Apê Musa) 1992 yılında kültür sanat festivali için geldiği Diyarbakır’da JİTEM tarafından suikast ile öldürüldü. Aradan geçen 30 yıl içinde etkin bir kovuşturma ve soruşturma yapılmazken 2006 yılında Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkesi(AİHM) tarafından “Yaşam hakkının ihlal edildiği ve cinayet hakkında yeterli soruşturma yürütülmediği” nedeni ile mahkum edildi. Zaman aşımı ile karşı karşıya olan davaya ilişkin ve Apê Musa’nın oğlu Dicle Anter, “Zaman aşımı kabul edilemez. Bu yüzden davayı helalleşme kampanyası yürüten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ilettim. Sadece babam için değil 1990’lı yıllarda hatta öncesi ve sonrası öldürülen Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Turan Dursun ve diğer tüm faili belli cinayetlerin aydınlatılması isteniyorsa zaman aşımı değil etkin soruşturmalar ile davalar çözülürse Türkiye demokratikleşmenin önü açılır. Musa Anter davası böyle bir davadır” değerlendirmesinde bulundu.

‘Kalemi kurşun gibidir’

Apê Musa’dan bahsederken baba demek yerine sık sık “Apê Musa” diye hitap eden Dicle Anter, “Apê Musa Kürt halkının çok değerli bir yazarı ve Kürt halkının bütün çıkarlarını kendisine görev bilmiş bir insan olarak tanıtabiliriz. Niçin katledildi diyecek olursak Apê Musa’nın kalemi çok ağır ve sivri bir kalemdir. Tabanca içinde mermi vardır. Merminin içinde ise kurşun vardır ve o adam öldürür. Ama Apê Musa’nın kaleminde kurşun vardır. Ve o kurşun beynin içine girer ve beyni düşündürdü. Bugün de öyledir. O yüzden kalemi kurşun gibidir denilir kendisine. Kendisini tanıttığı zaman ‘Ben bu ülkenin 55 yıllık sanığıyım, tanığıyım, şahidiyim ve davacısıyım’ diyordu. Siyasi partileri, ülkeyi, sanatı yakinen takip ederdi. Düşünce ve fikir insanıydı. Canlı bir kütüphaneydi. İşte onu öldürenler itiraflarında raporlarda ‘Musa Anter’i öldürmek hataydı o bu işin felsefesindeydi’ demişti. Bunca itirafa rağmen bu dava bugün bu aşamaya da geldi” dedi.

‘JİTEM organizasyonu’

Türkiye’de yaşanan yaşam hakkı ihlali, insan hakkı ihlallerinin Kürtler açısından 1990’lı yıllardan sonra başlamış gibi bir algının oluşmasını da eleştiren Anter, “1990’lı yılların savaşı öncesinde de Apê Musa vardı. Herşeyi 1990’dan sonra olmuş gibi de algılamak biraz yanlış. Apê Musa’nın ilk gözaltısı 1938 yılında. Meşhur 49’lar davası, Nusaybin ve diğer davalar. Ömrü sürekli davalar ile geçen bir aydındı. Apê Musa’nın kalemini cezalar ve davalar ile susturamadılar. Ve sonunda Ankara’dan bir karar alınarak devlet içindeki JİTEM organizasyonu ile babamı öldürdüler. Babamı devlet öldürdü” diye konuştu. Apê Musa’nın 1960’lı yıllarda yazılarına bakılmasının neden öldürülmek istendiğinin daha rahat anlaşılacağını da ekleyen Anter, “1960’lı yıllarda babamın bir sözü vardır. O yıllarda Kürt gençleri mücadele ediyordu. Eğer Kürtlere hakları verilmezse ve hakları tanınmaz ise bu gençler yarın eline silah alır ve dağa çıkar diyordu. İşte gelinen nokta o oldu. Kürt sorunu çözülmediği sürece bu ülkede ekonomi, sağlık, eğitim hiçbir sorun çözülemez. Türkiye çürümüşlük içinde kalır. Bütçelere bakın her yıl ne kadar para savunma bakanlığına ayrılıyor. Bu para eğitime, sağlığa, tarıma yatırılsa nasıl olur düşünün. İşte tam bu yüzden Apê Musa’nın öldürülmesi karara bağlandı” diye konuştu.

‘Babamın davası milat olabilir’ 

Dava sürecine ilişkin de bilgiler veren Anter, 1996 yılına kadar OHAL olması nedeni ile davanın bir klasör içinde beklediğini belirtti. 2000’li yıllarda ise babasının yakın dostu Selim Okçuoğlu davayı açtırarak Türkiye’nin AİHM’de mahkum ettirildiğini belirten Anter, “Ortam barış süreci ile de yumuyaşınca bazı itirafçılar ortaya çıktı. Abdullah Aygan’ın bugüne kadar söylediği herşey gerçek çıktı. İnsanların kemiklerinin yerlerini bilen kişi daha neler bilmez. Ama bugüne kadar mahkeme de dinlenmiş değil. Eski MİT Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’ün söyledikleri ortada. Orhan Miroğlu için ‘Biz onu Tayfun olarak biliyorduk’ demişti. AKP’de bugün etkili isimlerden biri bazen çıkıp Musa Anter benim akrabamdı diyor ya hayır dıdısının dıdısıdır! Bağımız yoktur biz de onu Tayfun olarak biliriz. Mit isterse bilgi veririz diyenlerin söyledikleri ortada iken bu dava nasıl zaman aşımına uğrar! Bakın dönemin bakanı Mehmet Ağar, dört isimle fotoğraf veriyor. Bir yandan konuşursam tuğla çekilir duvar yıkılır diyor. Nasıl bir duvar ördün ki bir tuğla ile yıkılıyor. Yıkılsın duvarlar altında da kim kalırsa kalsın. Turan Dursun, Abdi İpekçi Uğur Mumcu bunlar fikir insanlarıdır. Sadece babamın davası değil 1990’lar öncesi ve sonrası olan tüm davalarda zaman aşımı kabul edilemez. Babamın davası bir milat olabilir. Eğer Türkiye demokratikleşme istiyorsa o zaman buradan başlanabilir. Bu yüzden de babamın davasını helalleşme kampanyası yürüten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na teslim ettik” dedi.

‘Zamanla göreceğiz’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme kampanyası yürütmesi dolayısı ile davet aldıklarını anlatan Anter, “Apê Musa davasına ilişkin denk düşen söylemler kullandığı için Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştük. Kendiside zamanaşımının doğru olmadığı açısından açıklama yaptı. Misyon olarak kendisi insan hakları, barışın, adaletin yerine gelmesi için helalleşme projesini devreye koyacağım diyor. Helalleşmenin bir alt yapısı yapılması gerekir. Sadece Kürtler değil Lazlardan Ermenilere herkesin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekir. Bu söylemler altı ne zaman doldurulur zamanla hep birlikte göreceğiz” diye konuştu. Dava dosyasının Kılıçdaroğlu’na verilmesinin anlamı olduğunu vurgulayan Anter, “Toplumsal barışın sağlanması için bu sorunun çözülmesi gerekir. Bu dava dosyasını vermemiz bu anlama da gelir. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen insanlar Apê Musa’yı konuşuyor. Gazeteciler onun izinden gidiyor. Çok sevilen ve sayılan bir kişi olarak tanınıyor. Eğer zaman aşımı olursa toplum bunu kabul etmez etmeyeceğini söylüyor. İnsanlar, katiller neden hükümet ve devlet tarafından korunuyor diye soracaktır. Sadece biz aile olarak değil toplumun vicdani kaygısı vardır. Bu dava bir milat olmalı cezasızlık politikalarına son verilmelidir. 1980 darbecileri ceza almadan öldü. Birine ceza vermek için ölmesini beklemeyin. Bunlar çözülürse insanlar özgür olur. Mafyatik olaylar sona erer, temiz bir toplum ortaya çıkar. Ama bunlar var oldukça her şey daha da kötüye gidecektir” değerlendirmesinde bulunarak zamanaşımının değil etkin soruşturmanın olması gerektiğini söyledi.

“Apê Musa Davası milat olabilir”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Munzur Press ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!