Van TSO seçimlerinde kazanan, YSK'nın 'iptalin iptali' kararı ile Necdet Takva oldu Van TSO seçimlerinde kazanan, YSK'nın 'iptalin iptali' kararı ile Necdet Takva oldu

Şenol Balı/Van

Sahip olduğu küçükbaş hayvan varlığı ile  bölgenin önemli bir süt ve  kırmızı et tedarikçisi olan Van ve Hakkari her geçen gün kan kaybediyor. 1990’lı yıllara kadar Türkiye’deki koyunların yüzde 5,34’ü (1.904.920) sığırların yüzde 1,5’i (150.020) Van’da bulunuyordu. Hakkari de bölgedeki mera ve yayla yasaklarına rağmen hala önemli bir potansiyel taşıyor. Ancak bölgedeki hayvancılık, son dönemlerde artan maliyetler karşısında zor günler geçiriyor. Üreticilerin, artarak devam eden sorunlardan kaynaklı bu sektörü bırakması iki kentte bulunan halihazırdaki işsizliği daha çok şiddetli bir seviyeye çekiyor.

Siirt’ten gelen Koçerlerin kaldığı bir yayladan-  Hakkari Kırıkdağ bölgesi 

 Diğer taraftan ekonomideki sorunların olumsuz etiklerine rağmen hayvancılığı sürdürenler de var. Üreticiler, özellikle akaryakıt ve yem fiyatlarındaki durmayan artışın  kendileri için dayanılamaz bir hal aldığını söylüyor. Zamlar karşısında  kırmızı et,  süt  ve peynir fiyatlarında bir artışın olduğunu dile getiren üreticiler,  bunun yeterli olmadığına ve hala zararına işe devam ettiklerine dikkat çekiyor.

Bu üreticilerden süt veya peynir satın alan esnaf da dertli. Satıcı esnaf , üreticilerin fiyatlarda artışa gitmesini doğal karşılıyor ancak  vatandaşın da alamaz halde olduğunu hatırlatıyor. Bu yüzden kendilerini üretici ile vatandaş arasında sıkışmış hissediyor. Üreticiler, son bir yılda peynire gelen zamların diğer ürünlere gelen zamlara göre oldukça düşük olduğunu savunuyor ve şu karşılaştırmayı yapıyor; ‘’ Geçtiğimiz sene fiyatı 50 TL civarındaydı , bu sene 80 TL civarına çıktı. O kadar zamma rağmen bu artış normal ancak vatandaşın alım gücü düşmüş.’’

Üretici Koçerler şikayetçi; Nasıl kurtaracak?

Mehmet Çağlı isimli koçer, (göçebe)   akrabaları ile beraber Siirt’ten Hakkari’nin Kırıkdağ bölgesine  getirmiş küçükbaş hayvanlarını. İki dağ arasında ufka doğru  uzanan yemyeşil bir alanı birkaç aylığına kiralayan koçerlerden olan Çağlı, bir yaşam biçimi olan koçerliği anlatarak başlıyor konuşmasına. Kış aylarında Mardin, Urfa ve Diyarbakır gibi kentlere gittiklerini , yaz aylarında ise Hakkari ve Van civarındaki yüksek bölgelere geçtiklerini söylüyor.  Atadan beri bu şekilde yaşadıklarını dile getiren Çağlı, bu yıl kadar zorlandıkları bir dönemi hatırlamadığını ekliyor. Çağlı, artan maliyetlerden dert yanıyor ve yükselen fiyatlar karşısında süt, peynir ve et fiyatlarının beklendiği gibi artmadığını kaydediyor. Şunları söylüyor;

‘’ Siirt’ten buraya yaya olarak  geliyoruz. Burada yayla kiraladık , sonbahara kadar burada kalacağız ve sonra tekrar döneceğiz. Hayat şartlarımız çok zorlaştı. Geçim sıkıntımız var. Atalardan beri koçer olarak yaşıyoruz. Önceden iyiydi. Bu kadar pahalılık yoktu. Ekonomideki sorunlar etkiliyor. Arpa’nın tonu 7 bin TL, samanın 3-4 bin TL olmuş. Koyunun çifti ise hala  3-4 bin TL . Yine çobanın aylık  maaşı 15 bin TL, yayların kirası ise en az  300-400 bin TL. Nasıl kurtaracak? ‘’

Yıldız; Üretici ile vatandaş arasında kalıyoruz

Satıcılar da üreticilerin yaşadığı sorunlardan en az onlar kadar etkileniyor. Üreticinin doğal olarak fiyatları arttırmak zorunda kaldığını  söyleyen satıcılar, aldıkları ürünün ellerinde kaldığını  ve üretici ile vatandaş arasında sıkıştıklarını aktarıyor. Van Peynirciler Çarşısı esnaflarından Abdurrahim Yıldız tam da buraya dikkat çekiyor. 25 yıldır bu işi yaptığını söyleyen Yıldız’a göre üretici,  artan maliyetler karşısında doğal olarak satış fiyatlarını arttırdığını şu sözlerle dile getiriyor;

‘’ Hem üreticiden hem de vatandaştan yana sorun yaşıyoruz. Gelen müşteriler bizi suçluyor. Fiyatlar yükselince üretici bize satış fiyatını arttırıyor. Onlar da haklı. Sonuçta yakıt alıyor veya peynir satarak evine malzeme götürüyor. Bunların fiyatları artınca zam yapmaya mecbur kalıyor. Biz o fiyatla alıp müşteriye sattığımızda bu sefer müşteri fazla buluyor ve alamıyor. Aslında peynir fiyatlarında pek bir artış da olmadı . Geçtiğimiz sene fiyatı 50 TL civarındaydı , bu sene 80 TL civarına çıktı. O kadar zamma rağmen bu artış normal. Vatandaşların alım gücü düşmüş. İşi sürdürmek için elimizden geleni yapıyoruz.’’

Derinci: Üreticinin üretmeye , vatandaşın da almaya gücü  kalmadı

Bir başka süt ürünü esnafı Mustafa Derinci de aynı sorunlara dikkat çekiyor. Akaryakıta gelen zamların belirleyici olduğunu savunan Derinci, üreticinin üretmeye , vatandaşın da almaya gücünün kalmadığı tespitinde bulunarak şöyle devam ediyor;

Üretici özellikle akaryakıta gelen zamlar karşısında zorluklar yaşıyor ve bunu da fiyatlara yansıtmak zorunda kalıyor. Geçtiğimiz gün bir vatandaş geldi mesela. 30 kilo peyniri vardı ve 700-800 TL tutuyordu. Ancak peyniri köydeydi ve oradan buraya getirmesi zaten o fiyata mal olacaktı . Satacağı ürün masrafını karşılamıyordu yani. Vatandaş zor durumda. 60-70 TL’ye  aldığımız peynire fire ve emeği falan ekliyoruz ancak satamıyoruz. Sütün de litresi 10 TL’ yi buldu. Vatandaş alamıyor artık. Aldığını da peşin ödeyemiyor. Alım gücü tamamıyla düştü yani.