Bingöl’ün Çeltiksuyu köyünde Göynük çayında yaşanan balık ölümleri tartışmalara yol açtı. Köy muhtarı ve muhalafet partileri yaşanan çevre kirliliğinin ve toplu balık ölümlerinin SÜTAŞ’ın atık suyundan kaynaklandığını ileri sürdü. SÜTAŞ su analiz sonuçlarını paylaşarak suçlamaları reddederken, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'nden de ‘ölü balıkların bulunamadığı' açıklaması yapıldı.
Murat Nehri'ni besleyen en önemli kollardan olan Göynük çayının Çeltiksuyu köyü mevkiisinde son bir haftadır toplu balık ölümleri yaşanıyor. Çeltiksuyu köyü muhtarı Yücel Gürdeğir balık ölümlerinin SÜTAŞ'tan kaynaklandığı iddia etti. SÜTAŞ’ın geri dönüşüm tesislerinden Göynük çayına dökülen atık suyunun zehirlenmelere yol açtığını ileri süren Gürdeğir, "Bölgede bir çevre felaketi yaşanıyor ama yetkililer sessiz" diyerek duruma tepki gösterdi.
Gürdeğir, toplu balık ölümlerine ilişkin fotoğraf ve video paylaşarak şunları söyledi: "Son bir haftadır binlerce balık öldü. Göynük çayında yüzen köyün çocukları hastalanıyor, vücutlarında kaşıntı, alerji gibi rahatsızlıklar oluşuyor. Daha önce de sudan içen hayvanlar hastalanmıştı. SÜTAŞ yetkilileri ile görüştüm ama SÜTAŞ tesislerinin yol açtığı çevre kirliliğini kabul etmiyorlar."
Gürdeğir 2021 yılında faaliyetlerine başlayan SÜTAŞ nedeniyle çevredeki köylerin çevre kirliliğine maruz kaldığını belirterek yeterince denetlenmediğini ileri sürdü. Gürdeğir şu ifadeleri kullandı: "Ben ve Sarıçiçek köyü muhtarı daha önce İl Sağlık Müdürlüğü ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'ne dilekçe verdik. İl Sağlık' tan gelip incelediler fakat çevre kirliliğinin SÜTAŞ’tan kaynaklanmadığını ve nedenini bulamadıklarını söylediler. Ben yetkililere sesleniyorum buyursunlar gelsinler birlikte inceleyelim. SÜTAŞ atık suyunun temiz olduğunu savunuyor. Biz numune alalım tahlil ettirelim diyorum bunu da kabul etmiyorlar ama ne hikmetse çevre kirliliğinin nedenini bulunamıyorlar. Peki burada toplu balık ölümleri neden yaşanıyor?"
'Bölgeden alınan numuneler temiz çıktı, ölü balıklar bulunamadı'
İddiaların basında yer alması sonrası Bingöl Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü inceleme başlattı. Telefonla ulaştığımız İl Müdürü İsa Gülgür balık ölümlerini yalanladı. Gülgür şu ifadeleri kullandı: “Ekiplerimiz bölgeye giderek incelemelerde bulundu. Çeltiksuyu’nun kargaşa sisteminin doğal arıtma ile arıtıldığı ve söz konusu bölgeye deşarj edildiği, SÜTAŞ ile ilgili periyodik olarak numune alındığı, numunelerde herhangi bir sıkıntı görülmediği tespit edilmiştir. Bölgeye giden arkadaşlarımız kanal boyunda dolaşmış ama ölü balık görmemişlerdir."
Ölü balıkların bölgedeki köprünün altında olduğu ve köy muhtarı tarafından fotoğraflarının çekildiğini hatırlattığımız Gülgür, “Arkadaşlarımız da orada fotoğraf çekmiş ve ölü balık bulamadıklarını söylemişlerdir. SÜTAŞ’ın kaynağına ve havaalanına kadar gidilmiş ancak herhangi bir sorun görülmemiş. Sadece Çeltiksuyu kanalizasyon hattının taştığı görülüyor.” yanıtını verdi.
“Ölü balıkları kendi gözümüzle gördük”
Halkların Demokratik Partisi İl Genel Meclis üyesi İmdat Morsümbül de balık ölümlerinin yaşandığı Çeltiksuyu köyüne giderek incelemelerde bulundu. Köylülerden bilgi alan Morsümbül şunları söyledi: “Göynük çayında yüzen çocukların vücutlarında kızarıklıklar görülüyormuş. Köylüler yetkililere durumu aktarmış ama ilgilenen olmamış. Atık suyunun Göynük çayı ile birleştiği yerde yüzlerce balık ölmüş.”
HDP İl Genel Meclis Üyesi İmdat Morsümbül
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü'nün ‘Ölü balık bulamadık’ açıklamasına da tepki gösteren Morsümbül, “Nasıl bulamamışlar, kendi gözlerimizle gördük ve telefonla kayıt altına aldık. Atık suyun kaynağından başlayarak Göynük çayı ile birleştiği yere kadar balık ölümleri yaşanmış. Köprünün altında suyun kirliliği çok açık görünüyor. Yağmur yağması sonucu ölen balıklar geniş bir alana yayılmış. Denetlemelerin yetersiz olduğunu düşünüyoruz.” ifadelerini kullanarak konunun takipçisi olacaklarını söyledi.
Köyde incelemelerde bulunan Saadet Partisi Bingöl İl Başkanı Muhammed Fatih Tiryaki de açıklama yaparak Göynük çayında daha önce de balık ölümlerinin yaşandığını ifade etti. Tiryaki şunları söyledi: “Balık ölümlerine ilişkin daha önce de çokça şikâyet ulaştı bize. SÜTAŞ’ın hayvan gübresinden elektrik ve gaz ürettiği geri dönüşüm tesisinden çevreye yayılan kokular nedeniyle de bölgedeki Çeltiksuyu, Yeniköy ve Sarıçiçek köylerinde yaşayan vatandaşlarımız çok ciddi şekilde rahatsız oluyor.” Tiryaki açıklamasının devamında yetkililere sorular yönelterek şu ifadelere yer verdi:
“Balık ölümlerinin nedeni SÜTAŞ mı?
Tarım İl Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü balıkların neden öldüğü ve insanların maruz kaldığı kokular sebebiyle hastalanabileceğine dair bir araştırma yapacak mı?
Biz bölgemizdeki yatırımlara karşı değiliz ama binlerce insanımızı mağdur edecek durumlara karşıyız. Konunun yetkili kurumlar tarafından araştırılmasını ve bir ihmal varsa gereğinin yapılmasını istiyoruz”
SÜTAŞ tahlil sonuçlarını paylaştı
İddialara ilişkin ulaştığımız SÜTAŞ yetkilileri, SÜTAŞ’ın balık ölümleri ile ilişkilendirilmesinden büyük bir üzüntü duyduklarını ifade ederek atık suyu tahlillerini paylaştı. SÜTAŞ yetkilileri tarafından sorularımıza verilen yazılı yanıtta bölgedeki çevre kirliliği sorunun çözülebilmesi için her türlü desteği vermeye hazır oldukları belirtilerek “İddiaların aksine tesislerden dereye karışan deşarj sularında kirliliğe yol açabilecek herhangi bir madde bulunmayıp bu durum düzenli olarak yapılan tahlillerle de belgelenmektedir.” denildi.
SÜTAŞ tesislerinden Göynük çayına karışan atık suyunun son üç tahlil raporunun da paylaşıldığı açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Tahlil sonuçlarında da görüleceği üzere bakanlığın süt ve süt ürünleri tesisleri için zorunlu koştuğu tüm kritik verilerde Sütaş Bingöl Entegre Tesisleri uygun değerleri fazlasıyla karşılıyor. Örneğin PH değerinin yasal değeri 6-9 arasında olması gerekiyor. Sütaş’ın bu değerleri 7-8 arasında kalıyor. Yağ ve gres miktarı verileri de aynı şekilde en fazla 60 olması gerekirken, Sütaş’a ait sonuçlarda bu oran çok düşük olduğu için kayda dahi girmiyor. Önemli bir veri olarak kimyasal oksijen miktarı da yasal olarak en fazla 170 olması gerekirken Sütaş’ın sonuçlarında bu oran, yaklaşık yüzde 70 daha düşük olarak, 50’leri geçmiyor.”
Açıklamanın devamında son üç tahlil dışında daha eski sonuçların da paylaşılabileceği belirtilerek yaşanan çevre kirliliğinin SÜTAŞ’tan kaynaklanmadığı ancak bununla birlikte SÜTAŞ yetkilileri olarak sorunun çözümü için her türlü desteğe hazır oldukları ifade edildi.