Celal için çok üzgünüm... En yakın dostumdu Celal.. Bize gösterdiğin dostluk, yakınlık, arkadaşlık ve yaşattıkların için binlerce kez teşekkür ederiz…

Sabah çarşıda ilk karşılaştığımdı Celal Clinton...

Elinde birası ile güne başlardı..

Bira onun için hafif içecekler grubundaydı…

Her karşılaştığımızda…

Hafif içecekler alalım mı derdi…

Hafi içeceklerin yaratıcısı Celal Clinton abimizdir…

90’lı yılların başında tanıdım Celal’i..

O zamanlar Celal Aslan’dı..

Elazığ’da İller Bankası'nda güvenlik görevlisi olarak çalışırdı..

Her hafta mutlaka gelirdi Dersim’e

Herkese ünvanıyla hitap etmeyi sevendi.

Bu durum birçok kez başına iş açmıştı…

90’lı yılların en sıkı dönemlerinde Elazığ’dan Dersim’e gelirken yol kontrollerinde mutlaka askerlerden dayak yerdi…

Mazgirt köprüsünde ve Seyitli köprüsü tarafında birçok kez dövüldü..

Yolcu minibüsü içinde kimlik kontrolü yapan uzman çavuşlara kimlik uzatırken komutanım demezdi…

Kimlik uzatırken; buyurun sayın uzman çavuşum derdi…

Uzman çavuşlar bu hitabı hiç sevmez…

Mutlaka komutanım denilmesini isterlerdi…

Celal de inatla sayın uzman çavuşum derdi her defasında…

Ve sonrası dayak ile sonuçlanırdı..

1993 yılında ABD’de Bill Clinton başkan seçilince Celal Aslan, Clinton ailesi mensubu olduğunu ilan ederek Celal Clinton oldu…

Ben Clinton’lardanım derdi…

Bizim Celal, Clinton’ların kızı Chelsea Clinton’a aşıktı..

Cüzdanında taşıdığı tek fotoğraf Chelsea Clinton’un fotoğrafıydı..

Chelsea Clinton Celal’in aşık olduğu ikinci kadındı…

Celal İller Bankası'na girmesini sağlayan dönemin Bayındırlık bakanı SHP’li Onur Kumbaracıbaşı’nın sekreteri Jale’ye de aşkını ilan etmişti..

Jale Celal’in ilk aşkı..

Zaten Celal’in bütün aşkları hep karşılıksız olmuştu…

Celal 90’lı yılların başında ayda en az bir kez Ankara’ya gider Onur Kumbaracıbaşı’nın makamına gidip saatlerce Jale hanımı uzaktan izlerdi…

Celal yıllar boyu Jale’yi hiç unutmadı…

Ne zaman Chelsea Clinton’a aşık olduysa o zaman Jale ikinci plana düştü…

Ve Celal cebinde aşkı Chelsea Clinton’un fotoğrafı ile son nefesini verdiğini de belirteyim..

Celal siyaseti severdi…

Dünyadaki bütün siyasi liderleri bilir onlar hakkındaki bütün bilgilere de sahipti…

Dünyadaki birçok devletin Genelkurmay başkanlarının ismini hep ezbere bilirdi…

Başbakanları..

Cumhurbaşkanlarını..

Dışişleri bakanlarını çok dikkatli takip ederdi…

Celal Cilonton ABD başkanlarında en çok Bill Clinton’u beğenir ve severdi…

Baba oğlu Bush’ları hiç sevmezdi…

Obama müthiş bir başkan derdi…

Celal ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’un karşısında Hillary Clinton’u destekledi..

Hatta Hillary annem kazanırsa ben ABD’ye yerleşeceğim derdi…

Celal Biden için yaşlı, sevimsiz ama bizim Amerikalı derdi…

Rusya lideri Putin’i beğenmezdi..

Defalarca aradım bana votka yollamadı derdi…

Rusya dışişleri bakanı Lavrov’a hayrandı…

Lavrov beni Rusya’ya davet etti, arada beni arıyor konuşuyoruz derdi…

Celal Saddam Hüseyin’in sıkı bir hayranıydı…

Hatta Bağdat’ta defalarca görüştüğünü birlikte puro içtiklerini anlatırdı…

Kaddafi’nin linç edilmesine çok üzülmüştü…

Kaddafi’nin linç edildiğini öğrendikten sonra kahrından o gün belki 15 bira içmiş postane karşısındaki boş alanda sızmıştı…

Libya Kaddafi’yi çok arayacak derdi…

Suriye lideri Beşar Esat’a zekasıyla Amerika’ya direniyor derdi…

Eski İngiltere başbakanlarından Margaret Thatcher’a, Thatcher annem diye hitap ederdi…

Almanya Başbakanlarından Helmut Kohl ile çok bira içtik sevimsiz biriydi derdi…

Merkel için hiç yorum yaptığına şahit olmadım.

Merkel’e ablam derdi… 

İngiltere başbakanlarından Toni Blear’i seviyordu…

Theresa May İngiltere’ye layık değil erken gider derdi ve öyle oldu…

Boris Johnson benden daha çok içiyor derdi…

Liz Truss’a asil bir İngiliz kızı derdi…

Rishi Sunak hakkında hiç yorum yapmadı…

Türkiye siyasetini çok yakından takip ederdi Celal Clinton..

Bakanlar kurulunun tamamını sayardı..

Genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları, ordu komutanları ve kolordu komutanlarını ismen bilirdi..

81 il valisini ismen sayardı..

Emniyet müdürleri konusunda çok iyi değildi..

Eski Genelkurmay Başkanlarından Hüseyin Kıvrıkoğlu'na tapardı..

İsmail Hakkı Karadayı’yı hep överdi…

Hulisi Akar’a hep kırgındı..

Defalarca aradım telefonumu açmıyor derdi..

Hilmi Güler'i pek beğenmezdi…

Erdal İnönü baba adam derdi..

Ecevit için yorum yapmazdı..

Demirel içmiyor ve onu sevmem derdi..

Turgut Özal’a bizim enişte derdi…

İlginçtir ama Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini defalarca söyledi ama nedenini açıklamıyordu..

Meral Akşener ile Devlet Bahçeli arasındaki siyasi rekabette Akşener’in yanında olduğunu açıklardı hep…

İbrahim Tatlıses’ten nefret ederdi..

Elazığ türkülerini söyleyen her sanatçıyı zevkle dinlerdi…

Mehmet Ağar’ın kendisini işten attırdığını da söylemişti birçok defa…

İnanılmaz anılarımız, sohbetlerimiz oldu Celal ile..

Yazsam kitap olur…

Son bir anımızı yazayım…

Bir gün sabah erkenden bizim evin önüne gelmiş…

Saat sabah 7 civarları..

Elinde 3 bira ile oturmuş apartman önünde..

Bir apartman sakini polisi aramış..

Bu sarhoşu buradan alın diye…

Polisler gelmiş tartışıyordu…

İndim aşağı..

Polise aynen şunu söyledi;

"Memur bey, bir hafif içecek içtim… Gazeteci Ferit’i bekliyorum bir soru sorup gideceğim..e Ben sarhoş değilim... Hafif içecek kimi sarhoş etmiş.. Lütfen siz görevinizin başına dönün…" 

Polis memurları ısrar etti şikâyet var buradan gitmeniz gerek…

"Beni buradan kimse çıkartamaz.. Mahkeme kararını göreyim.. Burada içki içilmez diye belediye meclisi kararı mı var.. Ya da valiliğin yasak kararı mı var diye sordu polislere.." 

Polisler haklısınız ama vatandaş rahatsız dedi..

Celal sonra 'Siz gidin müdürünüz gelsin' deyince polisler gülümseyerek oradan ayrıldı..

Ben gittim yanına 'Celal hayrola bu saatte nedir bu hal bu saatte içilir mi?'dedim…

Celal bana özel bir soru sormak için geldiğini söyledi ve şöyle bir soru sordu; 

"Bizim TOKİ’de dünden beri komşular ile tartışıyoruz. Bana diyorlar ki sen içki içiyorsun cehenneme gideceksin. Ben içki içiyorum ya ölürsem cehenneme gidersem orada içki bulabilir miyim?" 

"Alkol satışı cennette mi var cehennemde mi? Bunu en iyi sen bilirsin" dedi…

Biraz duraksadım…

Ne cevap vereceğimi düşündüm..

Celal düşündüğüm sırada, laubali cevap verme sakın dedi..

"Celal bildiğim kadarıyla cennette içki satışı yok ve orada içki bulmak zor, ama cehennemde içki sataşı vardır kesin ama emin de değilim" dedim. 

Sonra ayağa kalktı biralarını poşete koydu ve hafiften yol alarak şunu dedi..

"Cennette içki yoksa insanlar oraya neden gider ki?" 

"Ben Diyanete gideyim Müftü Bey kesin cevabı verir…" 

Ve yürüyerek gitti…

Celal ile ölümünden 1 hafta önce konuştuk..

Sanat Sokağı'nda karşılaştık..

Bir süre sohbet ettik..

Yine devlet adamlarından bahsetti..

Aşkı Chelsea Clinton’a gideceğini söyledi..

Arkadaşlar toplandı..

Herkese bir iki cümle kurdu..

Cüzdanını açtı..

Bir miktar doları vardı..

ABD’ye gideceğini dolarları orada harcayacağını söyledi…

Ve Celal sonra elinde birası ile sanat sokağından uzaklaştı..

Sanat Sokağı Celal’ın karargahıydı..

Sanat Sokağı Dışişleri Bakanlığı idi Celal için..

Celal sabah akşam orada dünya sorunlarını, dünya liderlerini konuşurdu…

Celal Clinton abimiz, ölümünden iki gün önce Elazığ Havaalanı'nda görülmüş..

Sonra Erzincan terminalinde. 

Elindeki siyah poşette taşıdığı birkaç bira ile Erzincan otogarında bekliyormuş…

Muhtemelen İstanbul’a ABD konsolosluğuna gitmek için bir hazırlık içindeydi…

Aşkı Chelsea Clinton’a gitmek için ABD vizesi başvurusu yapmayı planlıyordu…

Celal bindiği otobüste bilmediğimiz bir nedenle Ankara’nın Kazan ilçesinde otobanında indirilmiş…

Celal yolun karşısında geçmeye çalışırken bir aracın çarpasıyla hayatını kaybetti…

Celal jandarma tarafından olay yerinde alındıktan sonra üzerinde 2 TL para çıkmış…

Hayat bu..

Söylenecek başka bir şey bulamıyorum..

Celal için çok üzgünüm..

En yakın dostumdu Celal..

Bize gösterdiğin dostluk, yakınlık, arkadaşlık ve yaşattıkların için binlerce kez teşekkür ederiz…

Sanat Sokağı'nda yani senin Dışişleri karargahında her gün konuşulduğunu bil kardeşim….

Gözlerinden öperim Celal..

Çok Thank You Celal Clinton…

Not; Bilmeyenler için; Celal Amerikalı olduğu için her cümlesinin başında ve sonunda mutlaka “Çok Thank You” demeyi ihmal etmezdi her cümlede mutlaka kullanırdı bundan dolayı ben de Celal’e olan sevgimizden dolayı kullandım…