Şenol BALI- ADIYAMAN
Kahramanmaraş depremlerinin ardından yardıma koşanlara teşekkürünü "Kurban olurum halkımıza" sözleri ile dile getiren Abuzer Mutlu, enkaz kaldırma çalışmalarının ise geç kalındığını söyleyerek isyanını "Devlet nerede? Siz neden bana yetişmiyorsunuz? Neden enkazı üzerimizden kaldırmıyorsunuz?" sözleri ile ifade etti.
Kahramanmaraş’ta aynı gün yaşanan iki büyük depremin vurduğu 10 kentten biri de Adıyaman... Yıkımın fazla, hayatını kaybedenlerin sayısının her geçen gün arttığı kentte enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor.
KENTLER KADAR KÖYLERDE DE YIKIM VAR
Adıyaman'da kent merkezi ile beraber ilçeler ve köylerde de büyük bir yıkım var. Depremde ağır yara alan yerlerden biri Yaylakonak köyü oldu. Bu köyde hayatını kaybedenlerin sayısı şimdiden 150’yi geçmiş durumda. Yaralı yayısı ise oldukça fazla.
Abuzer Mutlu, Adıyaman’ın Yaylakonak Köyü’nden. Gaziantep’te yaşayan Mutlu’nun kardeşi ve akrabaları köyde ve Adıyaman kent merkezinde yaşıyordu. Mutlu, birinci depremden sonra aradığı yakınlarına ulaşamayınca ikamet ettiği Gaziantep’ten şehrine doğru yola çıkıyor. Şu sözlerle başlıyor konuşmasına:
‘’Kardeşimin kaldığı evin yıkıldığını komşularından öğrendim. Bacımın enkaz altında olduğunu söyledim. Köye vardım. Kazma ve çekiçlerle kazdım. Bacım sağdı, hala konuşuyordu.‘’
ELLERİYLE KAZDIĞI ENKAZDA YEĞENİNİN DONMUŞ BEDENİNİ BULDU
İkinci deprem olduğu sırada enkazın altında çalıştığını söyleyen Mutlu, arkadaşlarının kendisini tutarak geri çektiğini belirtiyor. Şöyle anlatıyor kardeşi ve yeğenlerini kurtarmak için giriştiği mücadeleyi: ‘’Sonra tekrar girdim. Bacım hala yaşıyordu, yiyenimin de yanında olduğunu gördüm. Elini tuttuğumda donarak öldüğünü fark ettim. Betonu kıra kıra bacıma yetiştim. Bunlar benim tırnaklarım. Demir kesecek makas yoktu. Bu şartlarda bacımı yaralı olarak kurtardım. Hastaneye götürdüm, sonra Ankara’ya uçakla gönderdiler. Ayakları kangren olmuştu. Onun da cenazesi geldi…’’
"TEK YEĞENİM SAĞ KALDI, YANINA GİDECEĞİM O DA DELİ OLMASIN DİYE..."
Mutlu, cenazelerin kendi imkânlarıyla çıkarıp yine kendi imkânlarıyla Yaylakonak Köyü’ne götürüp gömdüğünü dile getiriyor: ‘’Diğer cenazelerimi de çıkardım kaza kaza. Dört kişiydi. Dolmuşla Yaylakonak’a götürüp kendi imkanlarımızla defin ettik. Bir yeğenim sağ kaldı sadece. Onu da Antep’e gönderdim. Şimdi Antep’e yanına gideceğim, o da deli olmasın diye. Üniversite okuyor, sadece o kaldı elimde. Anne babası ve iki kardeşi gitti. Biri 16, diğeri 14 yaşında talebeler onlar. Hepsini gömerek geldim. ‘’
"ÖLENLERİMİZİ TIRNAĞIMIZLA ÇIKARDIK"
Mutlu da depremzedelerin çoğu gibi arama kurtarma çakışmalarının geç başlamasını eleştiriyor. Arama kurtarma ekiplerinin enkaza gelmediğini dile getiren Mutlu, 'Neden enkazı üzerimizden kaldırmadınız?' sorusunu soruyor: ’’Şu an köyümüzde 200’e yakın ölü var. Hayvanlardan leş kokuları geliyor. Köye sadece Burdur’dan bir ekip geldi, onlar da yemek ve su dağıtmak için gelmişlerdi. Allah halkımızdan razı olsun, halkımıza kurban olurum. Herkes gönüllü geldi. Hani devlet? Siz neden bana yetişmiyorsunuz? Neden enkazı üzerimizden kaldırmıyorsunuz? Bacımın kaldığı binada 50 kişi daha var. Bu ölüleri niye çıkarmıyorsun? Oraya gelen birkaç kişiye burada insan var dedik ama ışık vurdular. Sadece diri aradıklarını söylediler. Yahu ölü orda mı kalacak? Ölülerimizi tırnağımızla çıkardık. ‘’
"EKMEĞİ, GİYİSİYİ NE EDEYİM, ÇİĞERİM YANIYOR"
Mutlu, şu sözlerle tamamlıyor konuşmasını: ‘’ 70 yaşındayım. Ben ölseydim o gençler enkaz altında kalmasaydı. Bacımın olduğu apartmanda Malatyalı yeni evlenmiş bir çift vardı. Biz enkazı çıkarırken çeyizi çıktı. Anne ve babası çeyizine sarılarak ağlıyordu. O da benim kızım, farkı yok ki. Hepsi benim vatandaşım, ciğerlerim. Ciğerlerim yanıyor şu an. Ekmeği veya giysileri ne edeyim? Bak bu giysilerle enkaz altında çalışıyordum, güneşe verdiler çamuru gitsin diye. ‘’