Lori Reşwan

New York / Manhattan

Bu şehre ilk geldiğinizde grinin tonları, bulutlara karışmış mega gökdelenler, insan eliyle yapılmış ve vadiyi andıran uzunca sokaklar, rengarenk ışıklar ve tabi dünyanın her yerinden buraya bir şekildgelmiş çeşit çeşit insan suretleri ve dur durak bilmeyen bir yaşam karşılar sizi.

Her köşe başında nefes almak için yapılmış irili ufaklı parklarından, düzenli caddelerinden ve o koca binaların mimarisinden gözlerinizi alamazsınız. Neresi burası dediğinizi duyar gibiyim! New York Şehri’nin Manhattan  bölgesindeyiz.

Dünyanın finans merkezi olarak kabul gören New York, yerkürenin de en popüler şehirleri arasında başı çekiyor. Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nin de bulunduğu New York’ta her yıl dünya liderleri bir araya gelip, dünyanın gidişatanı belirliyor. New York uluslararası arenada da dünyanın başkenti olarak kabul görüyor.

Büyük atlar, küçük bedenler ve göçmenler

Şehrin en görkemli yerlerinden Central Park’tayız. Bizi parkın güney kısmında, 59. Cadde üzerinde konumlanmış ve  şehrin ikonu haline dönüşmüş faytonlar karşılıyor.

Siyah, beyaz, kahverengi, alacalı ve iri hatta bayağı besili sayılacak atların koşulduğu kırmızılı morlu faytonlar sıra sıra dizilmiş. Çoğunluğu erkeklerden oluşsa da kadınların da çalıştığı, farklı deneyimleri olan bu iş  kolunu daha iyi anlayabilmek için biraz gözlem yaptıktan sonra bir kadın sürücüyle konuşmaya karar verip yanına doğru ilerliyorum. Beyaz ve mor renklere sahip bir faytonu ve siyah bir atı var sürücümüzün.

Küçük bedeni ve küçücük ellerinin yanında çok güçlü bakışlara sahip bu kadın fayton sürücüsüyle konuşmaya başlayınca ikimiz de birbirimizin Türkiyeli olduğunu anlıyoruz. Ufak bir tebessümün ardından tanışıyoruz. Gazeteci olduğumu öğrenince şaşırıyor ve ekliyor;

“Meslektaşmışız, ben de gazeteciydim.” diyor.

Ama buraya daha iyi bir hayatı olsun diye binlerce kilometre yol katederek gelmiş. Öğrenciymiş ve yarı zamanlı da Central Park’ta at arabası sürüyormuş. Biz muhabbet ederken müşteri geliyor ve başlıyor onlarla konuşmaya; parkın içinde ki turları anlatıyor, fiyatlarını, içerde neler göreceklerini ve daha fazlasını…

İkna ediyor ve alıyor müşteriyi, ben konuşmamız yarım kaldı diye düşünürken,

“Hadi atla yanıma, sana da bir tur vereyim parkta bu vesileyle.”diyor.

Seviniyorum ve hemen atlıyorum yanına, böylece Central Park’taki turumuz başlıyor.

Tatile gönderilmeyen atları çalıştırmak yasak

“Kürdüm!” diye söze başlıyor ve heyecanlı bir şekilde tane tane anlatıyor hikayesini.

 “Türkiye’de de hem okudum hem çalıştım. Burada ise faytondan önce restaurantta komilik yaptım, mağazada satış görevlisi oldum… ne dersen o var. Bakma bu işi de yapmazdım aslında; hayvanları çok seviyorum ve burası hayvan hakları konusunda da Türkiye gibi değil.” diyor ve devam ediyor:

“Sen hiç atların yılda  iki defa çiftliklere dinlensinler diye tatile gönderildiklerini duydun mu? Burada var. Ben ömrüm boyunca değil yılda iki kere tatile çıkmak bir defa bile gitmedim.” diyor.

“Irlandalı birine çalışıyorum. Bu iş alanına İtalyanlar ve Irlandalılar hakim.  Son zamanlarda Türkler de tek tük fayton sahibi olmaya başladı.” diyor.

Faytonların ve atların temizliği dikkatimi çekiyor ve soruyorum.

“Evet, atların sağlıgı önemli. Her fayton sahibinin ortalama iki en fazla da üç atı var. Bu atlar yılın her günü çalışmadıkları gibi haftanın da her günü faytona koşulmuyor. Bunların yanı sıra aynı atla günde yedi saatten fazla çalışmak yasak.” diyor.

Fayton ehliyeti için at anatomisini bilmek şart

Kadın sürücümüz anlatıyor da anlatıyor. Arada dönüp müşterilerine park hakkında bilgiler veriyor ve parkın bazı noktalarında da durup fotoğraflar çekiyoruz. Sonra devam ediyor:

“Tabi işin çok zorlukları da var ama olsun atlarla çalışmak insanlarla çalışmaktan daha iyidir.” diyor. Sonra önemli bir bilgi daha veriyor:

“Bu işi yapabilmek için ilk şart sürücü belgenizin olması. Bunun yanında New York’ta fayton sürebilmek için özel bir ehliyet daha gerekiyor; fayton ehliyetini alabilmek için at anatomisi, hastalıkları ve ilkyardım alanlarında zorunlu bir eğitime tabi tutuluyorsunuz. Eğitimi tamamladıktan sonrada üç aşamalı bir sınavı da başarılı bir şekilde vermeniz gerekiyor.” diyor.

 “Biliyor musun, zor ve geçici de olsa bu şehrin en sevdiğim  yerinde çalışıyorum” diyor ve ekliyor; “genelde patronlar sevilmez ama ben patronumu seviyorum. İrlandalılar acayip renkli insanlar, onlar da kendi coğrafyalarının Kürtleri gibiler.”

Selahattin Demirtaş: Aktif politikayı bırakıyorum Selahattin Demirtaş: Aktif politikayı bırakıyorum

Kırk beş dakika çabucak bitiyor. Zaten son turuymuş kendisinden ahırları görmek için ricada bulunuyorum ve ikna oluyor. Birlikte ahıra dönüyoruz.

Her atın banyosu var

Daha önce parkın içindeyken sonradan şehrin batısına taşınmış ve parka on beş dakika mesafede üç tane ahır varmış. Büyük, dört katlı, duvarları gri ve kırmızı renklere boyanmış bir bina. Giriş katta atları faytonlara koşmak için hazırlıyorlar. Faytonlar gece giriş kata park ediliyor. Alt katta ise sürücülere ait dolapların bulunduğu büyükçe bir bölüm var. Üst katlarda atların kaldığı ağıllar var ve her atın da ağılı ayrı. Ahırda çalışan Latin Amerikalı göçmenler; atların bakımını, beslenmesini, ağılların ve faytonların temizliğini yapmanın yanında aklınıza gelen bütün ağır işleri de yapıyorlar. Kırmızı duvarları olan bu ahırda atların yıkanabileceği banyolar dahi var. Ayrıca her ahırın veterineri ve nalbantı var. Bu şehirde her iş kolunda olduğu gibi bu alanın da güçlü ve denetlenen kuralları var. Her şey düşünülüp hayvan hakları ışığında düzenlenmiş.

Gitmek isteyene kapılar açılır

Kısacık ama unutulmaz bir anı tecrübe ettikten sonra kadın sürücüyle birbirimize sarılıp vedalaşıyoruz. Onu atıyla orada bırakıyor ve uyumayan şehrin sokaklarına geri dönüyorum. Yolları arşınlarken olan bitenleri tekrar düşünüyorum. Her şey çok hızlı ve farklı görünüyor gözüme. Sonra siyah atını süren ve onu şefkatle seven kadın sürücüyü düşünüyorum; küçük bedenine ve otuz yıllık ömrüne unutulmaz ve zor hikayeler sığdırmış. Ayrılırken söylediği söz hala kulaklarımda; “Unutma, gitmek isteyene bütün kapılar açılır.” Şimdilik hoşçakal.