Norşin Öncel*/Diyarbakır
Diyarbakır, son günlerde, arazi anlaşmazlığı kaynaklı kavgaların yoğun yaşandığı yerlerin başında geliyor. Geçen hafta Bismil ilçesinin Serçeler köyünde aralarında arazi anlaşmazlığı olan 2 aile arasında çıkan çatışmada 9 kişi öldü, 2 kişi de yaralandı. Bugün ise merkez Bağlar ilçesi Selahattin Eyyubi Mahallesi’nde iki kardeş arazi anlaşmazlığı nedeniyle öldürüldü.
Tapu Kadastro sorunu
Sosyolog Prof. Dr. Rüstem Erkan arazi anlaşmazlığı kavgalarının toprak mülkiyetinin resmi olarak sınırlarının belirlenmemiş olmasından kaynaklandığını belirterek, “Arazi mülkiyetinin belirsizliği de kaynaklanan bir durum söz konusu. Aslında bu yıllardır var olan bir durumdu. Beş on sene önce de yine Silvan yöresinde yüksek sayıda insanın ölümüyle sonuçlanmıştı. Yine son yıllarda bir artış var ve son günlerde de görüldüğü gibi arka arkaya gelen olay. Şimdi daha çok o akrabalar, yakın akrabalar ve birçoğu da kuzenler arasında ortaya çıkan bir çatışma olarak görülüyor. Şimdi bu aslında mirasın yani büyüklerden, özellikle dededen kalan mirasın Tapu Kadastro meselesinin halledilmemesi ya da toplulaştırma işlemlerinin de yeni bu toplulaştırma meselesinde de bir sorun ortaya çıkıyor. Burada yaşanan problemlerle çatışmaya dönüşüyor. Daha sonra da kan davasına dönüşüyor. Yani eskiden biz bölge dediğimizde daha çok böyle aşiretler arası bir kan davası, çatışma gibi aklımıza geliyordu ama giderek bu arazi olduğu için doğal olarak aynı toprak üzerinde hak iddia eden insanlar arasında ortaya çıkmaya başladı. Tam olarak temelde toprak mülkiyetinin aslında resmi olarak sınırlarının belirlenmemiş olmasından kaynaklanıyor. Şimdi tarihsel olarak da bölgede bu toprak mülkiyetinde bilindiği gibi sorun vardı” şeklinde konuştu.
Rant, yeni arazi kavgalarını doğuruyor
Arazilerin değerinin arttığı bölgelerde çatışmaların daha sık yaşandığını belirten Erkan, “ Şimdi kaynağında şu an hukuksal belirsizlikten kaynaklanıyor. Ama bunu böyle şiddetli çatışmaya dönüşmesi bir güç ilişkisiyle kendisine yani zorla birinin kendi koymuş olduğu hukuku diğerine kabul ettirmesi gelenekten kaynaklanan bir şey. Ama mesele büyük ölçüde buradaki bu toprakların mülkiyetinin ya da sınırının belli olmamasında kaynaklanıyor. Son yıllarda tarım arazilerindeki ya da şehre yakın yerlerdeki toprağın değerlenmesi de bunda çok önemli rol oynamaya başlıyor . Bildiğimiz gibi giderek son yıllarda sadece tarım arazisi değil özellikle kent merkezine yakın yerlerde bunların giderek imara açılması yoluyla büyük rantlar da ortaya çıkıyor. Yani toprak değerlendikçe de bunda hak sahibi olduğunu iddia edenlerin sayısı artıyor. Bu da yeni bir çatışma yaratıyor. Daha çok Silvan yöresinde ya da şehir merkezine yakın yerlerdeki topraklarla ilgili problemler çok ortaya çıkıyor. Silvan yöresindeki Silvan Barajı, toprağın değerini arttırdı. Arazilerin değerinin artması buradaki bu çatışma ya da hak iddia etme oranı da giderek şiddetlenmekte diye düşünüyorum” diye konuştu.
“Kurum-Kuruluşlara görev düşüyor”
Erkan, çatışmaların çözüm aşamasında Tapu Kadastro gibi devlet kurumlarının özel olarak problemli olan yerlerde hızla harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Erkan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“bildiğimiz gibi mahkeme meseleleri yıllarca sürebiliyor. Yıllarca sürdükçe de nefreti, kini artırmış oluyor. Onun dışında bölgede sözü geçenlerin de yani kamuoyunda kanaat önderleri diye bilinenlerin de bunu muhtarlardan tutun bölgedeki bu işi çözebilecek insanların bir an önce meseleyi bir yumuşatarak ve bu sistemini de hızlandırması gerekir. Burada tabii yani barolara da önemli görev düşüyor diye düşünüyorum. Yani hızla bir bölgedeki toprakların belirlenmesi lazım. Bunların mülkiyet ya da tapu meselesinin hızla çözülmesi doğal olarak bu çatışma ya da gerginliği de azaltır diye düşünüyorum. Burada çözüm için yapılacak en önemli girişim hızla bu toprak mülkiyetinin hakkaniyet içerisinde adil bir şekilde kime ait olduğunun belirlenmesidir. ”
*Diyarbakır Tigris Haber Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü