Şenol Balı/ Van  

İklim krizi son dönemlerde dünya genelinde derinleşiyor. Bu kriz ve doğanın sürekli olarak tahrip edilmesi medyayı bu alana yönlendirdi. Dünya medyasının gündemine 1990’lı yıllarda giren iklim veya çevre haberciliği Türkiye’deki gazetecilerin de yeni yeni uzmanlaştığı bir alan olmaya başladı. Yerel gazeteciler de yavaş da olsa çalıştıkları bölgelerde yaşanan çevresel gelişmelere daha çok ilgi duymaya başladı. Yerelde iklim haberciliğinin durumunu, geleceğini ve yerel gazetecilerin bu konudaki deneyimlerini Van’da görev yapan gazeteciler, Arif Karakaş ve Kadir Cesur ile konuştuk. 

 Tavrımız doğadan yana  

Uzun yıllardır Gazete Van isimli haber sitesinin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Arif Karakaş, yakın dönemde iklim odaklı haberler yapmaya başladığını söyleyerek, konuşmasına şu sözlerle başladı: “Bu tür haberleri yaparken daha detaylı çalışmak ve araştırma yapmak zorundasınız. Bazen doğru bildiğiniz şeyler "yanlış", yanlış bildiğiniz şeyler "doğru" çıkıyor. Yani iklim ve çevre dünyanın son zamanlarda en çok tartıştığı konuların başında geliyor. Ama bu haberleri yaparken özellikle kısa sürede değişen yasalar, kanunlar bence biz gazetecileri daha çok zorluyor. Haberlerimi yaparken doğadan yana tavır alabiliyorum. Çünkü, doğa bizim yaşam alanımız, biz bu yaşam alanı içerisinde var oluyoruz.” 

"İşin içine tehdit girebiliyor” 

Gazeteciliğin temel ölçü ve kurallarının bu alanda da geçerli olduğunu söyleyen Karakaş, konuyu medya-sermaye ilişkisine getirdi. İklim haberciliğinin bu ilişkiden bağımsız yapılması gerektiğine inandığını söyleyen Karakaş, "Yerel medya bu tür konuları işleyince ve bunların üzerine gidince hemen uyarılıyor hatta üst perdeden uyarılıyor. Ya da tehdit ediliyor, ilan ve reklam gelirlerinin kesilmesinden endişe ediyor. Bu tür konuları işleyen gazeteler ve gazeteciler belli çevreler tarafından hedef gösterilebiliyor. Bu da bazen gazetelerin ve gazetecilerin yılmasına sebep olabiliyor. İşin içine tehdit, baskı, mobbing girince olumsuzluklar elbette oluyor." dedi.  

"Vicdani bir tutum alınmalı" 

İklim haberciliği için özel bir ilgi ve derinliğin gerekli olduğuna vurgu yapan Karakaş, doğaya dair vicdani bir tutumun da gelişmesi gerektiğini vurgulayarak, "İklim haberleri yapan gazeteciler bence konuyla ilgili özel ve genel bilgilere hâkim olmalı. İyi araştırmalı. Konun muhataplarını dinledikten sonra ilgili konuyla ilgili hem ülkenin yasa ve kanunlarına hem de uluslararası normlara, içtihatlara bakmalı. Ancak yine de doğaya karşı hareket edildiğinde vicdani duruşun aksatılmaması lazım." 

“Demokratik ortam şart” 

İklim haberciliğinin daha çok gelişeceğine dikkat çeken Karakaş, "İklim, küresel ısınma vb. konular dünyanın sorunu oldukça bu tür haberler daha da çoğalacak. İklim haberciliği genç neslin daha da bilinçlenmesiyle daha da önemli olacak” diye konuştu. İklim haberciliğinin daha etkili yapılabilmesi için demokratik ortamın olması gerektiğini savunan Karakaş, "’Ben bunu yazarsam, dokunursam başıma ne gelir’ diye düşünür ve bu da insanların bu tür küresel sorunlara kayıtsız kalmasına sebep olur. İnsanlar yanı başındaki çevre katliamına ses çıkaramaz. Ayrıca gazeteciler bu tür haberleri yaparken hem kamudan hem de STK'lardan yeterli ve doyurucu bilgi alabilmelidir. Yani mevcut yönetimler, iktidarlar doğanın yararını her şeyden üstün tutmalıdır” şeklinde konuştu.  

“Baskıyla karşılaşabiliyoruz” 

Demirtaş'tan idam sözlerine yanıt Demirtaş'tan idam sözlerine yanıt

Yedide1 isimli haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Kadir Cesur ise, iklim haberlerini yaptığını ancak bu haberler karşısında sosyal ve otoriter baskılarla karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekti. Cesur, "İklim haberleri yapıyorum. Bu tarz haberleri yaparken en zorlandığımız kısım ise sosyal ve otoriter baskılar oluyor. Doğadan, insandan yana tavır aldığınızda rahatlıkla terörize edilebiliyorsunuz. Eğer Van Gölü'nün çekildiğini, bölgedeki zaten az olan ormanların yandığını, kurulan HES'leri yazıyorsanız doğrudan hedef olabiliyorsunuz."

Fotoğraf: Reuters